Orta Format arşivinde arama için yukarıdaki alanı kullanabilir ya da her güncelleme içeriğini aşağıdaki başlıklarda görebilirsiniz.
Laszlo Moholy Nagy demiş ki: “Fotoğrafın düşmanı, uzlaşı’dır; yani fotoğrafın nasıl çekileceğine dair sabit kurallardır. Fotoğrafın kurtuluşu deneyden gelir.” Fotoğrafın ne olduğuna ve nasıl zorlanabileceğine dair devamlı deneyler ve düşünceler halinde biri olarak eski Sanatta Yeterlilik tezi konum olan fotoğraf ve mekan ilişkisi ve mekana yayılmanın fotoğrafta getirdiği imkanları göstermek istediğim bir yazı olacak bu.
Aşağıdaki metin 29 Mayıs 2016′da, İstanbul Fotoğraf Kitabı Festivali kapsamında Aslı Narin ile yaptığımız "Üniversitede Fotoğraf Kitabı Eğitimi" isimli konuşmayı temel almaktadır. Son iki senedir Sabancı Üniversitesi'nde Melis Bağatır ve Murat Germen ile birlikte "Fotoğraf ve Anlatım" dersini yeniden kurgulayarak fotoğraf kitabı üretimine odaklı bir hale getirmiş durumdayız. Aynı şekilde Aslı Narin de Kadir Has Üniversitesi'nde paralel bir ders yürüttü. Her dönem bir kere eğitmen değişimi yaparak, toplu jüriler düzenleyerek, süreç içerisinde fikir alışverişleri yaparak ortaklıklarda bulunduk. Bu yazı daha çok Sabancı Üniversitesi'ndeki deneyimlere odaklansa da ortaklığımızın sağladığı faydaları da içeriğe dahil edeceğim. Sonuç olarak, bu metin ile iki senede edindiğimiz deneyimleri paylaşmayı ve çoğaltmayı, yeni ortaklıklar edinmeyi hedeflemekteyim.
Fotoroman kelimesi ile ilgili bildiğim şeyler annem ve babamın cümleleri ile sınırlıydı. Annem öğrenciyken yazları nasıl fotoroman okuduklarını ve arkadaşlarıyla değiş tokuş ettiklerini anlatırken babam ise iş hayatına isyan ettiğim zamanlar “oturup evde makyaj yapıp fotoroman mı okuyacaksın” diye beni azarlardı. Fotoroman, benim için vakit öldürmeye yarayan, yaz mevsiminin kum ve deniz kokusunu burnuma dolduran bir eğlence biçimini anımsatıyordu. Neyse ki Ayfer Tunç’un kitabı Bir Maniniz Yoksa Annemler Size Gelecek: 70li Yıllarda Hayatımız(1) kitabında da fotoromanın bu şekilde algılandığını okuduktan sonra bir nebze rahatlamış, biraz da üzülmüştüm.
Fotoğraf güncel sanatın konuştuğu dillerden birisidir ve sanatçının kendini ifade etme anlamında önemli araçlarından bir tanesidir. Günümüzde yaygın bir biçimde kullanılan bir ifade biçimi olması kaçınılmazdır. Bu durum tabiki dijital fotoğraf tekniğinin gelişmesi ile doğru orantılıdır.
Sanat takıntılar ve tutkular üzerine kurulu değil midir? Ben de genelde durum şöyle işliyor. Önce birşeye tutkuyla bakma daha sonra farkında olmaksızın onu takıntı haline getirip çeşitli şekillerde uygulama hali. Açıkçası insanın kendini tanıması yıllar alıyor ve ben daha nasıl bir şekilde iş üretmeye başladığımı yeni yeni anlıyorum.
Aslı Narin ile yeniden sergilenecek çalışması "Halamın Bahçesi", yeni projeleri ve vjing üzerine bir söyleşi.