Attributum

#17
İbrahim Karakütük
Hakkında
Orta Format
Hakkında Diğer Yazıları

"Nokta nedir? Hareketle hareketsizliğin duruşunun aynı olduğu yerdir. Peki, noktayı yaratan nedir? Hareketle hareketsizliğin bir tür karşı karşıya gelişi ya da bir araya gelişi. O, hareketle hareketsizliği bir araya getiren düzleme attributum adını veriyor. Yani uzayda yer tutma, cisim olma, cismani bir varlık olma. Ama boş bir uzayda yer tutmuyorsunuz. Descartes'in söylediği gibi aktif bir hareket içinde uzayda yer tutuyorsunuz. Attributum sonsuz bir yayılma ve yer tutma yeteneğidir. Başka bir deyişle hareketli ve hareketsizler arasında hızlı ve yavaşlar arasında belli bir evrensel orandır."

Ulus Baker/ Spinoza Attributum

 

Attributum, İbrahim Karakütük'ün bu bağlamdan yola çıkıp "kendime yaklaşıyorum." sözleriyle ifade ettiği fotoğraf projesi. Oldukça kişisel bir fotoğraf serisi bu, bir yandan bir şeyler anlatıyor ancak belirsizliğini de koruyor. Fotoğrafı dil olarak kullanmanın güzel yanı da bu olsa gerek, fotoğrafların içine saklanan sırlar, anlatmakla anlatmamak arasında kalan kararlar sadece fotoğrafçısına ait bir hale geliyor.

Fotoğraflardaki özneler ya da nesnelerde, yerli yerinde duranlarsalar bile bir hareket var. Bir yandan da, bunların durdurulmuş anlar olduğunu düşünecek olursak, fotoğrafların her birinin hareketin ve hareketsizliğin iç içe geçtiği o noktayla birebir ilişkili olduğu söylenebilir. Ulus Baker'in alıntısıyla başlanan bu yolculukta her fotoğrafa bir nokta gibi bakmak mümkün. Noktalar boyu ilerleyen yolda ise kendini açık açık anlatmayan ama içine çeken bir hikaye var. Spinoza'dan başlayıp Ulus Baker'den süzülen, İbrahim Karakütük'ün ise avuçlarımıza bıraktığı bir hikaye bu; hareketin en kişisel çekirdeği, kişinin kendini dönüştürmesi: olduğu, olmayı sürdürdüğü ve günün birinde olacağı her şeyin bir araya toplandığı ve bu noktanın doğası gereği bir kaosun, ancak fazlasıyla yoğun bir kaosun hakimiyetinde bir çalışma.

İbrahim Karakütük'ün bir bütün olarak çalışmaları, Attributum'un üretim pratiğine çok yakın görünüyor. Her bir projesinde kendini ve dilini yeni baştan şekillendirerek yeni İbrahim Karakütükleri yaratıyor ve gün gelip de söyleyeceklerinin tamamlandığına karar verdiğinde bu çalışmaların hepsini ortak ve çok kişisel bir potada eritip yeniden var olmaya başlıyor. Seyircisi için fazlasıyla heyecanlı ve meraklı bir varoluş hali…