Naz Ünal'ın projesi ismini Latince anonim bir deyişten alıyor, "mundus vult decipi ergo decipiatur" (world wants to be deviced, so let it deceived), yani "dünya aldatılmak ister, öyleyse aldatılmalıdır." Çalışmanın her bir parçası iki fotoğrafın bir araya gelmesinden oluşan yeni bir görüntü. Hepsinin merkezinde insan ile karşı karşıyayız.
Bir araya getirilerek oluşturulan görüntülerin bölünmesi bir simetri öneriyor, ama bu tam anlamıyla bir simetri değil, daha çok bir şekilde birbirinden ayrılan görüntüye bir sınır vermekle ilgili. Bu, bir insan ve aynadaki görüntüsünün ilişkisi gibi de düşünülebilir. Burada simetriden bahsedilmesinin sebebi aslında sınırın, iki tarafın birbirini dengeleyecek şekilde çekilmiş olması. Zaten sınır önce o dengeye, sonra da o dengenin daha ilerisine, yani bazı ögelerle bu iki tarafın birbirinden ayrılmasına götürüyor bakan kimseyi. Bir adım daha atınca fiziksel olarak seçebildiğimiz ayrılıklar his olarak da başka taraflar oluşturuyor.
İnsan ve aynadaki yansıma bir simetri önermesi olmakla beraber, hem birbirinden uzaktır hem de birbirine tam olarak benzemez. Bu projeyi tamamlayan bir başka latince söz olan "pratik yaşam/düşünsel yaşam" (bios theoretikos / bios praktikos) bağlamını da destekler nitelikte. Ayna tam da bulunduğumuz noktada, tıpkı bize benzeyen ama tamamen fiziksel bir aynıyı gösterir. Öte yandan aynadaki simetri uzaktır ve bu kapanmayan mesafe yansıma ile yansıyınca görünmeyenler arasındaki ilişkiye benzer. Aslında projedeki simetri önermesinin tamamen kusursuz bir simetri içermememesi etkisini artırıyor.
Naz projesini anlatırken içimizdeki çarpışmalardan, kararlardaki ikilemlerden ve ilişkilerdeki çatışmalardan bahsediyor. "Bir şeyin aksi gibi gözükse de aslında aynı şeyi ifade etmesi, ya da aynı gibi dururken aslında bambaşka dünyalara ait olması gibi" diye ifade ettiği ikilemleri, fotoğraflarıyla oluşturduğu fiziksel ayrılıklar ve bir aradalıklarla yansıtıyor.