"Gece, uyku zamanı olduğu gibi, düş görme zamanıdır da." Gündüz Vassaf
Marmara Üniversitesi'nde sinema öğrenimi görmesine rağmen çocukluğundan beri fotoğrafı da aklında tutan Celil Kırnapçı, 20′li yaşlarının başından itibaren çeşitli fotoğraf servislerinde muhabir olarak çalışmaya başladı. 2014 yazında ISSP'de başladığı "You are So Beautiful Even in the Dark" çalışmasının görsel olarak çok çekici, tam kıvamında bir hissi var: sakin, lakin şiddetli bir yana sahip. Bu iki hissin tam ortasında, çok dengeli. Adıyla da fazlaca müsemma…
Celil Kırnapçı'nın "Hikaye devam ediyor. Son zamanlarda pek sık meşgul olduğum şey, etrafımda ve mazimde onu aramak. Onu asırlar boyunca efsanelerde, dinde, sanatta, az çok ayrı çehrelerde; fakat daima kendisi olarak karşımda görmek, yaşama dediğimiz macerayı birkaç misline çoğaltan bir büyü.. O, her sanat ve düşünce için ilk şart gibi gördüğüm şahsi masalımın çekirdeği." sözleriyle ifade ettiği "You're so Beautiful Even in the Dark", bambaşka bir ülkenin, bambaşka bir zamanında -sanki bir varmış bir yokmuşçasına- başlayarak gecenin çekici tedirginliğiyle devam ediyor, karanlığın sadece yaşayanına has albenisini, yürek çarpıntısını; lakin bu çarpıntıdan içten içe alınan hazzı fazlasıyla hissettiriyor. Özgür, yaratma gücüyle…
2014 Kasım'ında hayata kısa bir mola vererek askerlik görevine başlayan Celil Kırnapçı'nın çalışmasına kaldığı yerden devam edeceği ve içinde biriktirdiği tüm insanca hisleri; imgeleri, şüpheleri, "acaba"ları, tutkuları çalışmalarına yönelteceği günler çok da uzak değil.
Editör notu: Celil Kırnapçı'nın fotoğrafçılığının yanı sıra fazlasıyla güçlü bir kalemi de var. Çalışmasını kendi ağzından dinledikten sonra 2. bir kere incelemek, masal dinledikten sonra dalınan uykuya eşdeğer:
"Bir gece arkadaşlarla Kuldiga kasabasından Pelci'ye dönecektik. Otobüse binmeyi reddettim. Gece yürüyüşünün beni rahatlatacağı kanaatindeydim. 10 km'lik bir yol. Öncesinde Venta Şelalesi'nde biraz yüzdüm, bu bende bir nevi yenilenme, yeniden başlama hissi uyandırmıştı. Yola koyuldum. Gece yarısı, hiç ışık yok, zifiri karanlık. Her yerde köpek havlamaları. Yol üstünde yer yer tek katlı evler. Bir kedi camdan beni izliyor. Ormandan tuhaf sesler geliyor. Korkuyorum, kalbimin sesi kulağımda. Yürüyorum yürüyorum. Öleceğimi düşünüyorum, belki bir kurt, belki domuz. O ana kadar ki yaşamımı düşünüyorum. Kesik kesik. Hiçliğin ortasında yalnızım. Gökyüzü açık, yıldızlar muhteşem. Saat iki buçuk. Sonunda uzaklardan, karanlığın içinde bir ses, müzik sesi. Şatodan geliyor, belli ki parti var. Şato belirdi. Adımlarımı sıklaştırdım. Yaklaştım. Titriyordum, susamıştım. Bir bira ısmarladım, cebimdeki çakıl taşlarını usulca yere bıraktım. Sonra bir yüz. Mavi gözler. Karanlığı yaran loş bir ışık hüzmesi. Çok güzel bir yüz. O korkunç yolun yolun sonunda. You're so beautiful even in the dark…"