Trained to be a Girl

#25
Sophie Barbasch
Hakkında

New York tabanlı bir fotoğrafçı olan Sophie Barbasch; çektiği fotoğrafların estetik çekiciliğinin yanı sıra, bir toplayıcı ve edebi yetenek sahibi olarak da ön plana çıkıyor. Daha önce 18. Güncelleme'de Fault Line projesine yer verdiğimiz sanatçının, bu kez yazı ve toplayıcılıkla ön plana çıkan biricik "Trained to be a Girl" (Bir kız olarak yetiştirilmek) çalışmasına yer veriyoruz.

Uzun yıllar boyunca, tanımadığı erkeklere craiglist üzerinden, "Bana bir aşk mektubu yazar mısın?", "Yaptığın bir hatayı anlat", "Kalbin kırıldığında ne yaparsın?"  gibi aşk, yalnızlık ve pişmanlık üzerine sorular soran sanatçı, onlardan aldığı cevapları 10 ciltlik bir seri halinde kitaplaştırıyor. Her biri birbirine yakın, birbirinin cümlesini tamamlayan, bu sayede kendi yalnızlığını gidermeye çabalayan bu soru ve cevaplar; yazıştığı erkekler kadar Barbasch'ın da anksiyetelerini dindiriyor: "Kesik seslerin bir araya geldiği; bağlamından koparılmış, soyutlanmış, umulmadık bir şiir" olarak tanımlıyor projesini.

Bu projenin sanatçıya iyi gelmesinin ötesinde de bir gündemi var. Örneğin "Tell me why I'm a good girl" (Bana neden iyi bir kız olduğumu söyle) işinde, köhneleşmiş kadınlık algısından izler de bulabiliriz. Bu noktada, erkeklerin söylemleri her ne kadar pozitif olsa da, kalıplaşmış yargıları; kadınların alışkın olduğu tarifi güç mizojiniyi içerdiğinden bahsediyor Barbasch. Ya da en özel fotoğraflarını paylaşan bu insanların gerçekte kim olduğunu asla bilememe halinin getirdiği tekinsizliği... Anonimle yakın olan arasındaki bu tansiyon, işin önemli noktalarından bir diğeri. Bu sıkıntıyı ise sadece internet kültürüne değil, bir başka insanla temel ilişki kurulan her yere uyarlamak mümkün.

"Trained to be a Girl", sanatçının konuştuğu insanlardan çok fazla metin içerse de, sanatçının çıkarımlarını yazılı halde pek görmüyoruz. Bu ise hem okuyucunun da bir yönlendirici olarak işe dahil olabilmesini, hem de tahayyül edilemeyecek nice yeni hikayeyi vadediyor.