Evlilik hakkında bilmemiz gereken şeyler listesi her yıl kendini güncelleyedursun; birisiyle evlenmek için önceliğin ne olması gerektiği kişiden kişiye, hatta kişinin hayatındaki kişiye göre evrilip çevrilebilir. Kişiler, sadece kendi ülkesinden sıkıldığı için bile bir başkasıyla evlenebiliyor.
2007′de, çekmiş olduğu A husband in Paris serisi bu gerçekliği kurguluyor ve romantizmi klişeleştiriyor. Proje, içi boşaltılmış ilişkilere bir eleştiri ama öte yandan tek bir fotoğrafla olası samimiyetin gösterisi olarak da okunabilir. Sanatçı, projesini şu şekilde aktarıyor: "Doğu Avrupalı bir genç kadın olarak ben, Paris'e, yani ‘hayallerin şehri'ne koca arayışıyla giden bir kadın rolü edindim. Az gelişmiş ülkelerin sıkışmış ekonomik şartlarından dolayı yabancı bir ülkede ‘daha iyi' bir yaşam için evlenme hayaline eğlenceli bir yaklaşımdı benimkisi." Gerçekten de öyle. Kiminle aynı karede olmak istediğine karar veriyor, yaklaşıyor ve diyor ki: "Benimle evli bir çiftmişçesine fotoğraf çekilmeye ne dersin?"
Kısa bir süre sonra yakınlaşıyorlar ve sanki yıllardır birliktelermiş gibi rol kesiyorlar. Eşlerin poz vermeye yatkın bireyler arasından seçildiğini düşünmek yanlış olmaz ya da zaten hayaller şehrinde herkesin ‘evli bir çiftmişçesine' poz verme eğilimi olabilir. Sonuçta, fotoğraflar, usulüne uygun bir kandırmaca olarak kendi içlerindeki anlamı çoğaltsa da, mesele kısa yoldan ‘dünya' vatandaşı olmak.
Kültürlere özgü ve kültürler arası sosyal sorunların kesişme noktasındaki bu proje, şiirsel görünüm kazandırılmış setlerin ironisiyle insan ilişkilerindeki gizli dinamikleri ortaya çıkartan spontane bir oyuna dönüşüyor.