Gold Coast, "Ying Ang"'ın Avustralya'da suçun başkenti olarak anılan ve emlak pazarlayan şirketlerce bir cazibe merkezine dönüştürülen Güney Sahili'nin hikayesini anlattığı projesi.
17 yıldır bu şehirde yaşayan Ying Ang; problemli ve tehlikeli bir alan iken, yatırımcıları, emeklileri, tatilcilerin mükemmel ev/mükemmel semt fikri ile baştan çıkarıldığını ve buranın büyük bir lüks alanı haline dönüştüğünden bahsediyor. Ama pazarlamanın mucizesi olan bu dönüşüm, bölgenin geçmişindeki parçaları da, haliyle, beraberinde getiriyor. Geçmişinden arındırılmış "steril" bir alan yerine ortaya çıkan yeni topluluğun güneş ışığı ve plajla kendilerini kandırıp gerçeği inkar ettikleri bir bölge ortaya çıkıyor.
Ying Ang bölgeyi şöyle anlatıyor: "Aynı şekilde hem tehlike işaretlerine (kırık pencereler, toplu konutlar) hem de güvenlik işaretlerine (yüzme havuzları, mükemmel çimenler) sahibiz. Gold Coast; bu simgelerin bildiğimiz şeylerin gerçekliğine dair görüşlerimizin yalıtımı için ne kadar güçlü olabileceğini örneklendiriyor. Çağdaş tüketici değerlerle tanımlanan ve tamamen yüzeysel noktalara dayalı bir güvenliğin varlığını teyit eden bir zihniyet ortaya koyuyor. İçeriden çürüyen şeylerin kanıtı olursa olsun, her şey yolunda olduğu sürece ‘tamam' olacak."
Ying Ang'ın fotoğraf serisi, salt hava şartlarının güzelliği ve mimari estetik ile bir güvenli alan yaratılamayacağının bir göstergesi. Hatta daha çok "güvenli" diye tanımlanan alanın etrafının "tehlikeli" olduğunun ve bunun yaratacağı çatışmaların da kabul edilmesi anlamına geliyor. Ang'in deyişiyle ortaya çıkan pazarlama sonucu "emlak ve güzel yalanların burada her gün alınıp satıldığı" gerçeğidir.