Caochangdi Beijing

#09
Rong Rong - Inri
Orta Format
Hakkında Diğer Yazıları

"Caochangdi Beijing", Rong Rong ve Inri'nin günlük yaşamlarındaki değişimlerine dair bir otoportre çalışması. Günümüz dünyasını geleneksel Çin sanatı ve kültürünün ögeleri ile birleştiren çalışma, İstanbul Modern'deki "Dönüşüm: Çağdaş Çin Sanatına Bir Bakış" sergisinde yer aldı. Sergi'nin küratörü Sun Feng ve İstanbul Modern'in asistan küratörü Senem Sekban; Rong Rong ve Inri'nin çalışmasıyla birlikte Çağdaş Çin sanatını anlattılar:

 

Şener: Rong Rong ve Inri'nin çalışması ve üretim pratiği hakkında bilgi verebilir misiniz?

Senem Sekban: Çin sanatının son 30 yıl içerisinde geçirdiği değişimi üç bölümde ele alan serginin Dış Dünyanın İçe Yansıması başlıklı son bölümünde, Çin'li sanatçıların kentleşme sürecindeki motivasyonları ele alınıyor. Rong Rong ve Inri'nin projesi de günlük yaşamdaki belirli değişimleri ele aldığı için bu bölümde yer alıyor. Sanatçıların dış dünyaya kendilerini nasıl adapte ettiklerini ve dış dünyanın etkileşimini nasıl karşıladıklarını gösteren çalışmalar arasında, dönüşümü kendi yaşamları üzerinden yorumadıkları Caochangdi, Pekin serisinden 8 kare gösteriliyor.

Rong Rong ve Inri, 2000 yılında Threeshadow stüdyosunu kurarak üretimlerine birlikte devam etmeye başladılar.

2004-2011 yılları arasında gerçekleştirdikleri "Caochangdi, Pekin" serisinde Caochangdi bölgesindeki evlerinin girişinde her mevsim fotoğraf çekerek çocuklarının doğuşu, büyüyüşü, hayata adapte oluşlarını belgeleyerek doğal dönüşümü vurguluyorlar. Genellikle fotoğraf çalışmalarında, Çin felsefesinin temelinde olduğu gibi doğa ile insan arasındaki ilişkiyi sorguluyorlar. Fotoğrafları karanlık odada üretip, elle boyama tekniği ile renklendiriyorlar.

Çağrı: Sadece bu çalışma  bazında baktığımızda Teching Hsieh‘in  veya Noah Kalina'nın projeleri ile benzerlik kuruyorum. Onlardan farkı ne peki?

Senem: Bence temelde farkı yok. Fotoğrafı kendini belgeleme aracı olarak görüyorlar fakat Rong Rong ve Inri bunu yaparken kendi tekniklerini kullanıyorlar, detay da burada zaten. Kendilerini belgelemelerinin bahsettiğin sanatçılardan bir farkı yok; orada bir performans belgelenirken bu seride daha uzun vadeli bir performans belgeleniyor.. Mesele Çin'deki dönüşüm.  Otuz yıldır Çin müthiş bir dönüşüm ve gelişim içerisinde. Onlar da bunun yedi yılında kendi dönüşümlerini, mevsimnleri referans göstererek vurguluyorlar. Bunu Çin'in sokaklarında değil kendi evlerinin girişinde kendi kültürlerine göre yapıyorlar.

Çağrı: Proje Çin'e dair fikir sahibi olmamızı sağlıyor ama tüm Çin'i kapsıyor mu ya da hangi bölgeyi anlatıyor?

Çin'in genel dönüşümünü sanatçıların bakışıyla görüyoruz. Sanatçılara bu dönüşüm nasıl etki yaratmış, sanatçıları nasıl sindirmiş ve bu etkileşimi nasıl dışavuruyorlar? Zaten Çin felsefesi doğa ve insanı anlamaya çalışırken dışarıdan gelen değişimleri kabul etmiş ama bunları tamamen tolore edip kendinden vazgeçmeden sürdürmüş. Her zaman şöyle diyorlar: "Biz bu biricikliği koruruz, o bizim doğamız. Her zaman felsefemizin temeli aynı olacaktır, sadece dış dünyadan gelen yenilikler, teknikler ve keşifler yeni ifade biçimleri katacaktır"

Şener: Öyleyse bu çalışmanın da sosyal yaşamları değil, daha çok felsefeleri hakkında bilgi verdiğini söyleyebiliriz.

Senem: Aynen öyle, dediğim gibi apartman girişi olsun, mevsimsel değişim olsun…. Çin sanatı, felsefesinden doğmuş. Dışarıdan geleni bir şekilde kendilerine katıyorlar. Ama kendi temelinde olanla, antik Çin'den gelenle, hep bir arada kullanmayı tercih ediyorlar.

Çağrı: Bakınca normal Avrupa estetiğinden çok da farklı fotoğraflar görmüyoruz. Aslında bütün sergi Çin ve Avrupa görsel kültürünün birbirine girmiş hali. Çin bu anlamda gerçekten bozulmadan mı devam ediyor? Yoksa Japonya'daki gibi bir durum söz konusu mu?

Senem: Batı'ya kapılarını açtığından beri teknikler ve uygulama anlamında Avrupa etkisini görüyoruz ama bence kendi temellerinden kopamıyorlar. Çin, kendi değerlerine gerçekten sahip çıkıyor ve korumacı bir tutumları var.

Çağrı: Sergideki dış dünyayla Çin kültürünü bir arada kullanan çalışmalardan biri olarak Rong Rong ve Inri'yi görmekteyiz. Rong Rong ve Inri'yi seçmenizin sebebi nedir?

Sun Feng: Çin'de ki modern sosyal gerçeklik, sanatçıların yaşamları ve hafızaları için bir bahardır, kırsallaşma süreci, sosyo-ekonomik değişimin  gelişimi ve bireysel yörüngeler sanatçıların davranışları ve hisleri üzerindeki direkt etkilerdir. Sanatçıların eserlerinde, dış/harici rastlantısalların sunumları radikal iç perspektifler ve sezgiler verir.

Rong Rong ve Inri, günlük yaşantımızdaki şiir ve felsefenin yanı sıra, insan ve doğa arasındaki armoniyle, insanların yaşadıkları ortamda sahip olduğu ince hislerle oldukça ilgilidirler. Sergide gösterilen "Caochangdi Beijing" serisinde, dondurucu ışıklar sanatçıların hayatlarındaki en önemli zamanları anmaktadır. Bu, dışsal duygu ve ruhani mevcudiyet gibi zamanın ve mekânın engellerinin ötesine geçen canlı bir küçük evrendir. Dahası, hikayelendirilen özgün deneyimlere riayet eder.  Sanatçının belirttiği gibi: "Bu zaman geçişinin bir kaydıdır. Bakarken, bir aile portresi yaratırız. Fotoğrafın en eski amacını, kaydın yaratılışını miras edindik."  Ayrıca sanatçılar, bireyselleştirilmiş el yapımı izleri göstermek ve eserlere zengin düşsel anlamlar vermek için karanlık oda tekniklerinin ve  siyah beyaz fotoğraf yüzeylerindeki geleneksel el renklendirmelerinin  araştırılmasına devam etmektedir. Sanırım bunlar "harici durumların içteki yansıması" durumuna cevap veriyor. Bu yüzden sanatçıların eserlerini seçtim.