Still Life in the Zone

#09
Rena Effendi
Hakkında
Orta Format
Hakkında Diğer Yazıları

Felaketten 26 yıl sonra, Çernobil'in yara gibi görülebilen ve hava gibi görülemeyen etkileri devam etmekte. Patlayan 4. reaktörün olduğu bölgeye giriş güvenlik önlemleri ile kapatılmışken, çoğunluğu kadın olan 200'den fazla insan bu bölgenin 30 kilometre çevresinde yaşıyorlar. Bu kadınlar ki Stalin dönemi kıtlığını, Nazi işgalini ve dünyanın en büyük felaketlerinden biri olan Çernobil'den hemen sonra evlerine dönmek istiyorlar.

Bu durumu buradan kurtulanlardan biri çok güzel şekilde açıklıyor: Güvercinler yuvalarına yakın uçar. Ayrılanlar üzüntüden ölürlermiş.

Rena Effendi, nükleer enerjinin tehikesi ve insanlığın hayatta kalma çabasının muhteşemliği ikilemini anlatıyor. Nietzsche'nin sözünü tersen okuyarak bizi güçlendiren şey bizi öldüredebilir.

Bölgede tarım ve hayvancılık yasak. Effendi de dikkati buna çekiyor. Fotoğraflarında ‘still-life' gibi bu ürünler ön plana çıkıyor. Çünkü yaşamanın tek yolu yine bunları tüketmekten geçiyor. Bir yandan da ‘still-life'ın ölü duran gibi olduğu da söylenebilir.

Her ne kadar yaşamaya uygun olmasa da, insan sığınabileceği bir "ev" özlemi duyar. Bu kadınların da savaş, zulüm ve sonrasında da nükleer kazaya rağmen yeniden bu bölgeye dönmelerinin nedenidir.