Reservoir

#11
Bas Princen
Hakkında
Orta Format
Hakkında Diğer Yazıları

Bize bulunduğumuz yer hakkında işaret verebilecek yapılar giderek tek düze bir hale bürünüyor. Dünyanın farklı coğrafyalarında çevre koşulları ve insani olgular ne olursa olsun, aynı tip inşaatlar yükseliveriyor. Haliyle farklı şehirlerin manzaraları, nerede olduğu bilinemeyecek kadar tekdüzeleşiyor.

Bas Princen'in Reservoir çalışmasında şehir manzaraları yer alıyor. Princen'in fotoğraflarında yapılar ile bulunduğu çevre arasında garip bir ortaklık kuruluyor. Fotoğraflarda manzaraya, toprağa, çevreye yapılan müdahalenin sınırlarının nerede başlayıp nerede bittiği belirsiz bir hal alıyor. Bu, yapılan inşaatları güzellemiyor ya da doğaya uyumunu bahsetmiyor. Aksine doğal ortamda bizim farkına varamadığımızın, nasıl her şeyi kabullendiğimizin ve görmemeye başladığımızın da göstergesi.

Fotoğrafın doğası gereği sahip olduğu beklenmedik sınırları içerisinde kendi kurgulamasını yapan Princen, üretim süreci için şöyle diyor: "Fotoğrafın var olan içeriği çevreleyen detayları çıkarma özelliğini kullanıyorum. İlgilendiğim elemente yoğunlaşıp, içeriği çevreleyen objelerle ilişkisini yeniden kuruyorum.  Sıradan içeriğini, gündelik yaşam içindeki alışıldık formunu dahil etmeyerek yeni bir içerik oluşturuyorum."

Princen, fotoğrafları ya dönüşümün en uç noktada olduğu ve bariz gözlendiği yerlerde ya da tıpkı bir yaprağın büyümesinin yaşam içinde fark edilememesi gibi durağan mekanlardan oluşturuyor. Çalışmasının içeriğini oluşturan şehir ve doğanın yapıtsızlaşması (niteliksiz ve tekdüze) durumunu yapıtlaştırararak gösteriyor.

Manzaralar penceremizden dışarıya baktığımızda hepimizin görebildiği, bu nedenle de hepimize ait olan görüntülerdir. Bu açıdan baktığımızda aslında hepimize ait olanla ilgili planlara da ortak karar verilmesi gerekir. Ne yazık ki, manzarada gördüklerimiz birilerinin çıkarı ve bu niteliksiz global imajlar engellenemeyecek şekilde artıyor.