Terk

#18
Rehan Miskci
Hakkında
Orta Format
Hakkında Diğer Yazıları

"Terk", Rehan Miskci'nin Ermeni stüdyo fotoğrafçısı Maryam Şahinyan'ın fotoğraf arşivinde ‘mekan'a odaklandığı çalışması.

Tayfun Serttaş, bu arşivi ortaya çıkarmış, 2011 yılında da kavramsal ve görsel olarak değerlendirdiği "Foto Galatasaray" kitabını yayınlamıştı. Miskci'nin dikkatini çeken ise stüdyo mekanı ve Şahinyan'ın kullandığı malzemelerin, stüdyo fotoğrafının odak noktası olan insanın geçiciliğine meydan okurcasına sürekli orada bulunması ve her defasında yeni birinin suretine eşlik etmesi olmuş. Bu malzemeler heykelleşerek, arşive yönelik bütünsel bakış açısı içinde tamamlayıcı bir unsur oluşturuyor ve yeni anlamlara kapı açıyor. Kaldı ki, gerçek dünyaya göre tamamen soyut ve kurgusal olan bu yapıda insan odağını kaldırdığınızda kurgusallığın ta kendisi bu malzemeler oluyor.

Miskci'nin projesi iki aşamadan oluşuyor. İlk kısmında insansız boş stüdyo fotoğrafları yer alıyor. İkinci kısmında ise stüdyo fotoğrafları Miskci'nin yaptığı yeni mekanlara yansıtılarak parçalanıyor. Proje metninde şöyle anlatıyor: "Terk" adlı bu seride, arşivden mekansal olarak öne çıkan imajlar seçildi ve bu imajlardan insan figürleri silindi. Ortaya çıkan boş stüdyo fotoğrafları, Şahinyan'ın stüdyosunun tarihsel ve kültürel hafızasını öne çıkaran mekan portrelerine dönüştü. Görsel olarak boşluğu tanımlayan bu portreler içeriksel olarak ise tüm tekil ‘an'ların yığını haline geldi. Asıl mekanından ve dolayısıyla zamanından silinip kopartılan figür yeni bir mekana yeni bir zamanda yansıtıldı. Figürün olağan biçimini yitirip, kopuk, kesik ve parçalanmış bir örtüye bürünmesi bir yandan Türkiye'deki azınlık olgusunu kültürel kimlik açısından temsil etmeyi amaçlarken, öte yandan da boş mekan portreleriyle çelişkili bir diyalog yaratır."

Miskci'nin Şahinyan'ın arşivine olan ilgisinin sebebi ise hem Şahinyan'ın Ermeni bir kadın stüdyo fotoğrafçısı olması, hem de Miskci'nin babasının da gençliğinde defalarca bu stüdyoya giderek arşivde yer almasından kaynaklanıyor. Kendiyle de özdeşlik kuran sanatçı; hem aile bağlarının hem de azınlık olmanın izlerini sürüyor ve Türkiye'deki azınlık olgusunu, kimlik erozyonunu, aidiyet kaybını, yabancılık duygusunu metaforlarla yansıtıyor.