Eugen Sakhnenko, Shelf Life projesinde temel olarak, bilginin ulaşılabilir olmadığından yakınıyor. eTalk kaynaklarının hepsine ulaşılamadığını, Great Library gibi yerlerin kaynaklarından ise toplumun sadece belirli bir kısmının yararlanabildiğini belirtiyor. Burada Umberto Eco'nun Biblotecha'sındaki "Kitapları insanlardan korumalı mıyız, yoksa onları insanların okuyabileceği hale mi getirmeliyiz?" sorusundan yola çıkarak bilgiye ulaşılabilirliği sorguluyor.
Sakhnenko, bu proje dahilinde eski düzen kütüphaneden, yüksek bilgi kapasiteli sunuculara geçişi fotoğraflarken, iki yaklaşımı da yadsımadığını gösteriyor. Kaynakların, orijinallerinin korunması kaydıyla, herkes tarafından ulaşılabilir ve eleştirilebilir hale gelmesini savunuyor. Buradan yola çıkarak açık kaynak kodlu Chrome, Firefox, Linux gibi sistemlerin kullanımının artması gerektiğini söyleyebiliriz. Çünkü "open source" denilen açık kaynak sistemi, hem ulaşılabilirliği ve geliştirilebilirliği arttırmakta; hem de en uygun koruma yöntemlerinin geliştirilmesini sağlamaktadır.
Şöyle de düşünebiliriz; İskenderiye Kütüphanesi, Sezar'ın Mısır'ı işgalinde, şehirle birlikte yanarken, pek çok kaynak yok oldu ve dünya bilgi bazında geriye gitti. Bir çok bilgi tekrar keşfedilmek zorunda kaldı. Ancak bilgi bütün insanlığın -ulus gözetmeksizin- kullanabileceği bir hale getirilirse, bilgi hiçbir zaman kaybolmaz. Kaybolan belki orijinal kaynak olur. Şu anki dijital teknoloji sayesinde bunu yapabilmek mümkün.
Bilgilerin saklanmaması ve ulaşılabilir olması, son zamanlarda gündeme gelen Wikileaks'i de akla getiriyor.