Aslı Narin Söyleşisi

#02
Aslı Narin
Hakkında
Tevfik Çağrı Dural
Hakkında Diğer Yazıları

Aslı Narin ile yeniden sergilenecek çalışması "Halamın Bahçesi", yeni projeleri ve vjing üzerine bir söyleşi.

 

"Halamın Bahçesi"ne Dair…

Şener: Genel olarak "Halamın Bahçesi" projen hakkında bilgi verebilir misin?

Aslı: İngiltere'de Goldsmiths'te master yaparken bizden proje olarak hareketli(durational) bir şeyi, film, video gibi bir işi, hareketsiz (non durational) bir işe çevirmemizi istediler. Video da çektiğim için önce kendi ürettiğim videolardan bir şey mi yapsam, diye düşündüm. Sonra, dedemin çektiği sekiz milimetre filmler geldi aklıma. Sonuçta onlar da bana ait sayılırdı bir nevi, değil mi? Dedemin kamerası, filmleri hala duruyordu. Yeni yıl tatiline denk geldiği için buradaydım. Ben de hala o evde yaşayan teyzemle, dedemin çektiği filmleri oradaki eşyalara yansıtarak projeyi hazırladım. Ödev çok beğenildi, zaten mezuniyet projelerimden biri de bu oldu. Çalışmam orada 8mm'ye de bir gönderme olarak lightbox'ta sergilendi.

Zaten hikayesini anlattığım üzere bu seri, zaman, mekan, nostalji, hafıza gibi kavramlarla ilgileniyor. Geçmişle şimdiki zamanın birleşmesi, seyirciyi hayali bir dünyaya götüren bu karmaşık fotoğrafların bir araya gelmesi ortaya gerçeklerden kurulu bir dünyanın parçalarının zaman ve mekan çizgilerini yok ederek oluşturduğu gerçeküstü bir kolaj çıkarmaktadır.Bu gerçeküstü kolajı yaratan sırf ben değil, annem, dedem, belki de daha önce hiç görmediğim ama şu an hayatta bile olmayan benim için anlatılmadığı sürece isimsiz kalan akrabalardır.

Bu iş; hikayesiyle, konseptiyle kafamda en çok oturan işim oldu. "Genç Yeni Farklı"ya sergisine de bu serimle kabul edilmiştim. Bu arada bu çalışma daha önce bir de UFAT'ta sergilendi.

Çağrı: UFAT seninle nasıl iletişime geçti?

Aslı: Aslında ben UFAT'la iletişime geçtim.Ben biraz tırmalıyorum böyle her şeyi. Böyle bir imkan varsa sergilemek istediğimi söyledim. Kabul ettiler ve sergilendi. Gerçi o sırada ajansta çalıştığım için açılışına gidemedim.

Yeni yılda bu seriden altı fotoğraf sergilenecek. Bir problem çıkmazsa ocak-şubat gibi sürpriz bir yerde görebileceksiniz.

Çağrı: Bunun dışında yeni bir çalışma var mı?

Aslı: İki sergi olacak. Biri Murat Durusoy ve Belkıs Işık ile Nuru Ziya adlı bir otelin galerisinde. 15 Aralık'ta açılacak. İsmi "Neden aboneliğimi kendi üzerime yaptırmalıyım?" Mart ayında da başka bir sergi olacak. Onda da yine Belkıs, ben ve bir üçüncü kişi daha yer alacak.

 

 

Master ve Deadline'a Dair…

Çağrı: Master'ın grafik tasarım üzerine miydi?

Aslı: Görüntü ve iletişim. Şöyleydi, bize ilk üç-dört hafta her şeyle ilgili teknik bilgi verilmişti.  Karanlık odadan tutun, ‘after effects' video programına kadar. Sonra ‘bütün her şeyi biliyorsunuz, ne yaparsanız yapın' şeklinde bıraktılar. Çağdaş sanat master'ı gibiydi aslında. Çünkü iletişimle alakası teori dersinde aldığımız şeylerdi sadece. Oldukça sanat üretimine teşvik eden bir bölümdü. Daha once Görsel İletişim Tasarım mezunu olduğum için müşteri odaklı ve problem çözme odaklı işler yaptım. Bu yüzden master eğitimim de sanata yönelmek istedim. Daha çok sanat üzerine teorik kitaplar okuyup, sergilere gidip kendimi geliştirmeye; fotoğraf ve video projeleri üretmeye çalıştım. Oldukça da yararlı oldu.

Şener: Özellikle iş için kısıtlı zamanda çözümler üretmen gerekiyor. Sanatçıya da belli kısıtlar verdiğin zaman daha iyi üretim yapabiliyor, diyebilir miyiz?

Aslı: Açıkçası ben öyleyim. Çoğu kişi "Beni rahat bıraksınlar, ben istersem beş yılda yaparım." şeklini seviyor. Ama beni beş yıl da bıraksan, hiç bir şey yapmam. O yüzden okulda yaptığım işleri daha çok beğeniyorum. Hep son dakikada fikir olarak harikalar çıkarabiliyordum. Şimdi yavaş yavaş, biraz da Goldsmiths'de kazandığım, deadline'sız çalışma şekline alıştım. Şöyle bir şey de var; deadline'sız ya da sergileneceği belli olmayan bir iş olunca beğenmeyip sürekli kenara bırakıyorum. Mesela şimdi onlardan kitaplar yapmayı düşünüyorum. Sergilemeye değer görmüyorum ama onlar da emek verilmiş işler. İnsanlar onları başka şeklide de olsa görsün istiyorum.

Çağrı: Bu işlerden hazır var mı peki?

Aslı: Aslında var. Güneydoğu'ya geziye gittiğimde turistik olmayacak şekilde fotoğraflar çekmeye çalışmıştım. onlardan bir kitap yapmayı düşünüyorum. Hep Güneydoğu klasik belgesel ve siyah beyazdır ya… Benimki daha farklı, daha grafik bir çalışma olacak.

Şener: Bölümünden ve yaptığın işlerden de olayı, ister istemez grafik ağırlıklı bir çalışma bekliyorum senden.

Aslı: Yani, bakalım bu kitap grafik ağırlık olacak. Belki tipografi de olur, tabii birşeyler yazarsam… Ee, başka ne anlatayım? 

 

Vjying'e Dair…

Çağrı: Vjying çalışmanı da anlatabilir misin bize?

Aslı: Sabancı'dayken Pink Floyd Tribute diye bir grup kurmuşlardı bizim okulda. Onlar için iki şarkıya video çekmiştim. İlerleyen zamanda o işle hiç ilgilenmedim. Bakıyordum, ilgimi çeken bir şeydi ama program kullanmayı bilmiyordum. O sıralar arkadaşımlarım da olan solardip, görsel yapacak birini arıyordu. Açıkçası işin içine konsere bir hafta kala girdim, yine deadline işte. Onları hazır videolardan yaptım. Fakat bu videoları da kafamdaki konsepte göre ben toparlamıştım tabi. Canlı olarak ritme göre yapıldı ve beğenildi. Sonra She Past Away için de aynı şekilde hazırladım. Bu sene ise Ordinary Breakfast isimli tek kişilik grup Mete Sezgin beni buldu. Noise müzik yaptığı için dinlemesi çok zor, görsel olursa daha çekici olduğunu düşünüyordu. Videoları da benim çekmemi istedi. Bunun üzerine 2 ay boyunca Venedik'te ve İstanbul'da videolar çektim. Canon 550D sağolsun, küçük ama bu projede yararlı oldu. İlk performansı Arkaoda'da yaptık. Doğaçlama olduğu için müzik ne zaman yükselirse benim de o zaman müziğin ruh haline göre videoları mixlemem/onlara efekt vermem gerekiyordu.Hem vidyoları kendim çekmiş/editlemiş olmam hem de onları canlı olarak doğaçlama mixlediğim için bu işin beni geliştirdiğini düşünüyorum.

24 Kasım'da Peyote'de olacak. Sizi de beklerim. Bir bira ısmarlarım.

 

Ordinary Breakfast feat Aslı Narin, Canlı performans, Arkaoda