Giderayak Çağlar Tahiroğlu ve bendeniz Sine İçli tarafından oluşturulmuş, ismi gibi bir düodur. Çağlar fotoğraf, dokümantasyon ve psikolojinin eşiğini inceleyerek; özellikle landscape, bireyin günlük hayatı ve sosyo-politik çerçevenin birbirlerine nasıl karıştığını irdeliyor. Bense duygusal ve psikolojik gelişimin hafıza ve kimlik konularıyla dansını -toprak ve doğayla güçlü bağını koruyarak- rüyalar ve mitler eşliğinde materyale taşıyorum.
Biz 2018'de Amsterdam'da EAP'ın düzenlediği sanatçı rezidansında tanıştık.
https://www.arts.ac.uk/study-at-ual/postgraduate-study/postgraduate-community/stories/csm-students-join-the-european-academy-of-participation-for-a-course-on-participation-in-the-arts
Bu rezidansta sanatçı Gisele'in (Gisele d'Ailly van Waterschoot van der Gracht) Castrum Peregrini adlı binada savaş zamanı zor şartlar altında yaşayıp üretmesinden etkilendik. Gisele'in stüdyosunda, işbirlikçi film yapımı projesinde beraber çalışıp binayı konu alan bir video yarattık. Bu ortak yaratım sürecinde de birbirimizi tanıma fırsatı bulduk.
İşlerimiz birbirinden çok farklı olsa da, yerin altından saydam ama bir o kadar da sağlam bir bağ ile birbirine bağlandıklarını görünce bu tanışmanın arkadaşlıktan öte bir forma dönüşeceğini anladık. Bütün bu sanat inisiyatifleri, kolektifler, düolar nasıl bir araya geliyor diye kafamızda döndürdüğümüz sırada bu bağı keşfetmek çok hoşumuza gitti; ama harekete geçmek biraz zaman aldı açıkçası. Bunun birçok sebebi var, en önemlisi de fiziksel olarak birbirimize uzak olmamız. Daha doğrusu Çağlar'ın sürekli hareket hâlinde olması ve benim vize süreci sebebiyle bulunduğum ülkede sabit durma gerekliliğim bir araya gelmemizi oldukça zor kılıyordu.
İkimizin de hayatlarında çaresiz ve tıkanmış hissettiği bir dönemde, Çağlar'ın rastlantısal Londra seyahati vesilesiyle bir araya geldik. Saatlerce süren sohbetimiz sonunda, fiziksel uzaklığımızı bir kenara koyup ortak alanlar yaratarak yola beraber devam etme kararı aldık. Bu konuşmadan 1 ay sonra Çağlar ile İzlanda'daki SIM Residency'de bu saydam bağa renk vermek için ilk çalışmalarımıza başladık. Kendi kafalarımızda döndürüp gerçekleştiremeden öldürdüğümüz fikirler veya ilerlenecek bir yol kalmadığını zannettiğimiz anlarda, bu ikicilik hâlinin bize tekrardan canlılık getirdiğini ve hangi yolu seçeceğimize yardımcı olduğunu gördük. Kendi pratiklerimizde yalnız olmanın mitine kapılıp zorlandığımız bu dönemde kolektif olmanın ve birlikteliğin gücü ikimizi de ferahlattı. Ocak 2020'de Londra'da kurduğumuz sanatçı düosu, bu umudu ve yaratıcılığı korumakta önemli bir rol üstlendi.
Ben Londra'da, Çağlar ise Lyon'da olmasına rağmen beraberlik hissi yaratacak alanlar oluşturmaya çalıştık. Aklımızdan geçenleri birbirimizle paylaştığımız ve işlerimizi şekillendirdiğimiz sırada araştırmalarımızda hep ortak gidebileceğimiz rezidanslar vardı. Rezidanslara yönelmemizin sebebi bize sunduğu fiziksel alanın yanı sıra, gelişmekte olan düşüncelerimizi çok fazla içimizde tutmadan hızlı bir şekilde başkalarıyla paylaşıp fikir alabiliyor olmamız. Bu sayede pratiklerimizin kesişim kümesi olan doğaya yakınlaşırken hem birlikte iş yaratabilecek hem de rezidanstaki diğer sanatçıların kritikleriyle daha hızlı ve yoğun bir üretimde bulunabilecektik. Pandemi başladığında yolun başındaydık ve arzu ettiğimiz platformlarda bir araya gelemeyeceğimizi anlayınca hevesimiz kırıldı. İşte bu noktada çaresizliğe düştük. Uzun süre bir araya gelemeyecek olmak beraber iş üretemeyeceğimiz ve dolayısıyla bahsettiğim bağı deneyimleyemeden bu desteğin ortadan kalkacağı anlamına geliyordu. Halihazırda beraber oluşturduğumuz bir düzen olmadığı için bu birlikteliğin romantik bir fikir olarak kalmasından ve kendi pratiğimizdeki bireysel girdaplara geri dönme ihtimalinden çok korktuk. Amma velakin hikâyenin bundan sonrası bu tıkanmayı nasıl çözdüğümüz ile alakalı.
Çağlar'ın yeniye adaptasyonunun etrafı görme hızından bile daha süratli olduğunu düşünüyorum. Ben hâlâ yaz sonu için fiziksel olarak gidebileceğimiz rezidanslar bakarken Çağlar, Odette Brady tarafından organize edilen sanal sanatçı rezidansı Cel del Nord Virtual Residency'i önerdi. Odette bu işi Covid-19 döneminde gönüllü bir şekilde, sadece bağış kabul ederek yapıyor ve her hafta 6 sanatçıyı bir araya getirerek, zamanlarını yaratıcı bir şekilde kullanmalarını ve bağlantılarını organize etmelerini sağlıyor. Bu sanal rezidans sırasında verdiğimiz röportajı buradan okuyabilirsiniz:
https://celdelnord.com/artists-interviews/sine-icli-and-caglar-tahirolu
Dışarıyla bağlantımızın kesildiği bu dönemde "içsel manzara" (inner landscape) konusuna odaklandık ve hem paralel hem farklı işler ortaya çıkardık. Bu tıkanmışlık dönemini birbirimizin bilinçaltını dürtmeye çalışarak geçirdik. Ben ilk etapta bulunduğum fiziksel karantina alanının sınırlarını ve doğaya olan fiziksel/ruhsal uzaklığını ölçerek başladım. Bulunduğum mekândaki ikiye bölünmüş penceremin gökyüzü kısmını kesişim kümesi olarak ele alıp altındaki görseli arzuladığım içsel manzaraya dönüştürmeye çalıştım.
Çağlar ise aynı içsel manzara fikrini alıp bu bakışları tamamen kendi içine döndürdü ve bununla birlikte domestik, ama hayali-zihinsel alanlar yaratma fikrine odaklandı: "Eğer dışarı çıkamıyorsam, içsel alanımı genişletecektim. Bu düşünceyle, kendimin ve evin fotoğraflarını doğa manzaralarıyla birleştirdiğim çift-pozlamalı polaroid fotoğraflar çekmeye başladım."
Çağlar'ın polaroidlerinin yarattığı etkiyle ben de mekânsal algımı kırdım. Duygularıma mikroskop altında bakma arzusundan yola çıkarak algıma yeni bir mercek taktım. Bu sefer tam aksine geniş bir lensle içeriye bakma çabasına giriştim. Bu girişimle içsel manzaramı aksettirdiğim mono baskılar ve resimler yaptım.
Bu baskı ve resimlerden yola çıkan Çağlar ise aynı mercekle içine baktığı kısa videoları Dadans'ın açık çağrısına cevap olarak sundu.
Kedi merdiveni gibi ördüğümüz etkileşimin en güzel kısmı da farklı materyaller kullanıp, çok farklı bir düzlemde çalışıyor olmamız. Bu farklılık boşluk doldurmanın yanı sıra, bir yandan birbirimizin varlığını işlerimizde hissetmeyi bir yandan da ayrı ayrı özgürleşmemizi sağlıyor. Çağlar fikirleri, ben fikirle eş zamanlı olarak materyali takip ediyorum. O metodik çalışırken, ben sporadik çalışıyorum. Benzer değiliz ama tamamlayıcıyız. Bir diğer yandan sanat pratiğimizin fotoğraf ve video gibi ortak noktaları var. Daha yolun başında bile olsak bu bireysel özgürlük bütünsel işlerimize yansıdıkça, kat ettiğimiz bu kısa mesafe bile içimizde bir yere varmışız gibi hissettiriyor.
(Temmuz 2020)