Bağımsız sanat oluşumları dediğimizde, en başta kavramlardan biri elbette "bağımsızlık". Bağımsızlık sizin için ne anlama geliyor? Kendinizi (bir sanat oluşumu olarak) nelere bağımlı, neleri gözetmek durumunda hissediyordunuz?
Begüm Akın: GAA, beraber zaman geçirmekten keyif alan ve bu zamanlar dahilinde düşünerek üreten insanlardan ortaya çıkan bir oluşum. Zamanla işin içine yeni insanların dahil olması ve daha planlı etkinlikler üzerine düşünmeye başlamamız ile devam etti yoluna.
GAA'nın başlangıcı dahil attığımız pek çok adım, ortaya atılan bir fikrin etrafındaki insanlar aracılığıyla, el birliğiyle şekillenmesini içerdi. Bağımsızlık kavramını GAA açısından en çok dolduran şey, denemeye ve deneyerek öğrenmeye açık olmamız olabilir. Yapılan buluşmaların, düzenlenen etkinliklerin her birinde, yolu GAA ile kesişen birinin doğrudan etkisi olmuş olabilir. Yaptıklarımız ve yapamadıklarımızın tümü etrafımızda olup biten olaylardan, fikirlerini paylaşan insanlardan, başımıza gelenlerden beslendi. Merkezinde kolektif görsel üretimi tutan ve zamanı, mekanı, yöntemleri sürprizli olan bir oluşum olduk hikayemiz boyunca. Bağımsızlıkla ilişkimizi böyle özetleyebiliriz belki de.
Tabii bir şeyler geliştikçe hem bizim içimizde, hem de oluşumun yansımalarında bir düzen ve devamlılık arayışı oluşuyor. Bunun karşılığı bir sanat oluşumu olarak belli bir düzende bir şeyler ortaya koymak ya da beklentileri karşılamak olmadı bizim için. Beraber bir şeyler üretebileceğimizi düşündüğümüz bir noktada hareketlendik veya bir girişimde bulunduk. O yüzden de aralıkları ve üretimleri değişken bir grup olduk. Bunun güzel iyi yanları da oldu, kötü yanları da. Ve bunlar bizi hep düşündürdü. Yine de hiçbir zaman bir şeyi yapmak zorunda hissettiğimiz için yapmadık; eksik kalan her şeyin yanında, bugüne kadar yaptıklarımızın bizim için çok kıymetli ve dolu dolu olmasının da nedeni budur diye düşünüyorum.
Şener Soysal: GAA mekandan, insandan, paradan bağımsızdı. Bu nedenle evlerde, Beşiktaş barlarında ve çaycılarda toplandığımız çok oldu. Sergi ya da etkinlik için mekan ihtiyacı hasıl olunca Ka Atölye, Pasaj, FilBooks, Studio X ile iş birliği yaptık. Gerilla bir sergiyle Fotoİstanbul'a sızmamız mevzusu var bir de. Genç fotoğrafçılar için açık çağrı yapılmayınca, biz de mekanın bir koridoruna herkesten habersiz sergi asıp, çakma künye ile bunu açık açık belirmiştik. Dolayısıyla birlikten doğan kuvvet ile, tahrip etmeyen bir özgürlük ile üretmeye ve paylaşmaya çalıştık. En bağımlı olduğumuz şey, yine kendimizdik aslında. Kendi çekincelerimiz, endişelerimiz, ayırabildiğimiz vakit...
Konu sürdürülebilirlik olduğunda örgütlülük modeli de en az ekonomik hususlar kadar önemli. Bu da bizi bazı kavramları daha çok düşünmeye itiyor. Kurumsallaşma ve iş bölümü hakkında ne düşünüyorsunuz?
B: Kurumsallaşma konusunda biz daha çok -bizi anlatan bir dille ve görsel formatla bir ifade oluşturmak için- kurumsal bir kimlik yaratmak üzerinde durduk. Bunun dışında kurumsallaşmaya çok ihtiyaç duyduğumuz bir dönem olmadı. Belki daha planlı ve düzenli ilerlemeyi düşünseydik buna ihtiyaç duyarak daha tanımlı hale gelmeye çalışırdık.
İş bölümü için de keskin sınırlarımız vardı diyemeyiz. Herkesin işlerin ucundan tuttuğu dönemler de oldu, aramızdan birilerinin bir şeyleri üstlenerek götürdüğü zamanlar da. Belli bir plan üzerinden ilerlemediğimiz ve çoğu zaman spontane gelişmelerle canlandığımız için, o zaman diliminde kimin nerede/ne durumda olduğunun çok etkisi oldu iş bölüşme ve bölüşememe konusunda.
Ş: Genellikle ekonomik zorluğu olmayan, eldeki imkanları değerlendirerek sonuca gitmeyi amaçlayan mevzular içindeydik. Mekan, alan, materyal gibi bağlayıcı şeyler yoktu. Bu nedenle kurumsallık ve onun eksenindeki ekonomik hususlar gündemimizde değildi. Örgütlülük ve kurumsallık ile gündelik hayatın maddi ihtiyaçlarını da karşılayan bir formata dönüşebilirdi ama bunu hiç düşünmedik. Begüm'ün eşi Ozan yaptığımız şeylerin kurumsal şirketlere sosyal etkinlik olarak satılabileceğini söylemişti mesela bir sohbetimizde. Haklıydı da fazlasıyla, satılabilirdi. Bunu yapsak aynı özgürlükte sürer miydi, yoksa ticari bir formata mı evrilirdi bilinmez.
Oluşumlar sanat ortamının ihtiyaçları kadar bireysel merak ve ihtiyaçlardan da doğuyor elbette. Dolayısıyla bir oluşumun var olmasında içindeki bireylerin kişisel istek ve yönelimleri de önemli bir faktör halini alıyor. Oluşumunuzun yapısı ve hedeflerinin içinde yer alan bireylere ne kadar bağlı olduğunu düşünüyorsunuz? Buradaki ihtiyaçlar/hedefler/kişisel yönelimler arasındaki dengeyi nasıl kuruyordunuz?
B: Önceki cevapların içinde bu konu biraz açılmış olabilir belki. GAA'nın doğuşunun bireysel merak ve ihtiyaçlardan ziyade bir grup insanın paylaşımlarıyla olduğunu söylemek daha doğru olabilir. Koltukta oturup birbirine bir şeyler anlatan/gösteren insanlardan yola çıkan bir hareketlenmenin bir oluşuma dönüşmesinin, aynı anda hem o günlerde oralarda olan insanlara çok bağımlı hem de bireylerden bağımsız olduğu söylenebilir.
Elbette, zaman içinde izlenen yol daha kişisel yönelimlerle şekillenmiş olabilir. Bu tip yönelimlerde, ele alınan bir fikrin başlangıç noktası olan kişi ya da durgun bir dönemi hareketlendiren biri etkili olmuştur. Oluşumun yapısına çok da ters düşmeyen bir durum bu ve bunun kendi dengesini sağlayarak ilerlediğini de söyleyebiliriz. Bir şekilde bir arada, beraberce yapmak istediğimiz girişimler devam etti. Bunların yanında sürdüremediğimiz/yapamadığımız şeyler de olmuştur.
Oluşumunuz neden sonlandı? Sonlanma sizin için ne ifade ediyor?
B: Aslında bu noktaya kadar konuştuğumuz pek çok konuyu iki türlü ele alabiliriz. Bütün noktaların hem "Ne güzeldi, iyi ki öyleydi" diyebileceğimiz tarafları, hem de bir oluşumu sürdürülebilir olmaktan çok uzaklaştırabilecek yanları vardı. GAA, kurulmasından bu yana inişli çıkışlı ilerleyen çok sevdiğimiz bir serüven oldu. Yalnızca konuştuğumuz ihtiyaçlar/hedefler üzerinden düşünemeyiz, sürdürülebilirlik için oluşumun devamlılığı adına bayrak taşıyan insanların hayatlarındaki yoğunlukların ve gelişmelerin de etkisi büyük. Bu noktada artık devamlılığını sağlayabileceğimize kendimizin de çok inanmadığı bir döneme geldik diyebiliriz. Epeydir beraber üretmek adına bir araya gelmediğimizi fark ettiğimiz bir noktadayız artık. Bunu kabul etmek, GAA için sonlanma anlamına geliyor biraz da.
Ş: GAA, planlı biçimde kurulan bir oluşum değildi. Öykü Okuyan ile kurguladığımız bir atölye ile başladı. "Gençler Aralarında Anlaşmış" ismi de, iki anlaşan arkadaşın beraber bir şeyler yapmak isteği ve havalı sanatlı isimlerle dalga geçiyor oluşumuzdandı. Beraber üretmenin, paylaşmanın, eğlenmenin, bir topluluk olmanın getirdiği haz; işleri organik biçimde büyüttü. Keza bir aradalığımız sekteye uğradığında da ister istemez sonlandı.
Oluşumunuz ekonomik olarak sürdürülebilirliğini nasıl sağlıyordu?
B: Ekonomik olarak sürdürülebilir bir oluşum değildi GAA. Mekansal konuları evlerinin, atölyelerinin, sanat alanlarının kapılarını açan güzel insanlar sayesinde çözümledik. Bunun dışında kullandığımız kağıtlardan yediğimiz meyvelere kadar her şey birilerinin içinden gelen katkılarla sürüp gitmiştir. Yalnızca bir sergi döneminde, baskı masraflarının davet eden kişiler tarafından karşılandığı bir dönem oldu. Bir gelir/gider durumu olmadığı halde ekonomik meselelerle en çok yüzleştiğimiz dönem o oldu galiba. Ondan bir önceki sene yaptığımız gerilla sergide, tüm baskı/kurulum dertleri kişilerin kendilerine ait olmasına rağmen daha özgür ve iç rahatlığıyla yaptığımızı düşününce bu konuyu da bu oluşumun "hem iyi hem kötü temeller"ine bağlayabiliriz.
Oluşumunuzun varlığını devam ettirdiği süreçte kendini dönüştürebildiğini ve mevcut koşullara uyum sağladığını düşünüyor musunuz? Jenerasyonel fark kavramı sizin için bir şey ifade ediyor mu?
B: Kendini bir noktaya kadar dönüştürebildiğini düşünebiliriz. Bir grafiği var aslında, bir yükselişi ve sabit kalışı. Yeni oyunlar oynamak, yeni insanlar tanımak, yepyeni sesler duymak ve zamanla oluşuma dayanarak başka şehirlere gitmek gibi pek çok fırsatı yakaladığımız bir dönem oldu. Bu dönem içinde sanki her şey büyüdü ve bu dönem dahilinde baktığımızda GAA'nın mevcut koşullara uyum sağladığını da söylemek yanlış olmaz.
Jenerasyonel fark kavramının bu topluluk için bir şey ifade ettiğinden emin olamıyorum. Çok farklı insanlarla bir araya gelme şansımız oldu, hepsiyle de başka ve güzel anılar biriktirdik. En azından öyle olmasını istedik. Umarım öyle olabilmiştir.
Sonlanma sürecinde ne gibi zorluklar yaşadınız?
B: Galiba yaşadığımız en büyük zorluk sonlanmayı kabullenmeme oldu. Hareket halinde olmasa da sonlandığını dile getirilmemesinin, bir şekilde tekrar canlanabileceğine dair yarattığı bir konfor alanı var. Bunun temelinde de şu olabilir; bu oluşuma dahil olan insanların genelinde, aradan ne kadar uzun zaman geçerse geçsin bir araya tekrar geldiklerinde kaldıkları yerden devam edebilme potansiyelleri var. Bu bize tekrar bir araya gelip harekete geçme düşüncesini veriyordu. Belki de hala veriyor ama oluşumun sonlanmasını kabullenmek gelecekteki potansiyel bir hareketlenmeye engel olmayacaktır.
Ş: Herhalde benim için en garip kısmı www.gencleraralarindaanlasmis.com domainini yenilemediğim andır diye düşünüyorum. "Bitti mi yani?" diyor insan, "Arşivi de mi yok artık?" Ama içten içe de biliyorum ki, internete düşen www.cargocollective.com/gaa adresinden hala erişim var. Resmen bir şeye başlamayınca, resmen bitti de denmiyor. İçten içe hissetmekle oluyor her şey.
Bütün koşullarını sizin belirleyebildiğiniz bir dünyada ne gibi değişikliklerle oluşumuzun bitmeyeceğini düşünürsünüz?
B: Bireysel olarak dert ettiğimiz ve hayatımızı kısıtlayan pek çok şeyin ortadan kalktığı güzel bir dünyada oluşumumuzun aynı arayışlarla nereye gidebileceğini görmek isterdim:)
Ş: Gündelik dertlerin daha az olduğu bir dünyada, başka şeyleri dert edebilirdik ve bitmeyebilirdi.
Genel olarak bağımsız oluşumlarda ne gibi sıkıntılar gözlüyorsunuz ve bu oluşumların geleceklerine dair endişeleriniz nedir? Aklınıza gelen çözüm önerileri ya da tecrübeler var mı?
B: Oluşumların zamana, emeğe, desteğe ihtiyacı var. Oluşumlara dahil olan insanların da tüm bunları bir araya getirmeye çalışırken bundan keyif alması ve istekli olması önemli. Bağımsız oluşumların gelecekleri olabilmesi için bunun dengesinin kurulabilmesi ve korunabilmesi gerekiyor. GAA bu dengeyi kurarak ilerledi, dengenin bozulduğu noktada ise durdu. Epeydir durduğumuz bu noktadan dengeyi kurarak ilerleyebileceğimizi düşünemediğimiz için bugün bir sonlanma söyleşisinin konusu olduk. Bunun, bu noktaya kadar anlattıklarımızı bütünleyen bir son olduğunu söyleyebiliriz aslında. Bir gün kaldığımız yerden devam edebileceğini düşündüğümüz halde şimdilik cümleyi bitirmek daha yerinde olacak. Bizim bu noktaya kadarki tecrübemiz böyle oldu, bir parçası olan herkese çok teşekkür ederiz.