Güncelleme #20

Merve Ünsal Gidemezsin Kalamazsın

Fatma Belkıs'ın Gidenler'ini, Kalanlar'ını, yaklaşık bir sene evvel BAS'ta ayda bir toplanan kitap kulubünde tartışmak için seçmiştim. Mümkün oldukça her ay toplanıp BAS koleksiyonundaki sanatçı kitaplarından biri üzerine birlikte düşündüğümüz bu toplantıda dönüp dolaşıp kitapları birarada tutan fikrin benim için ne ifade ettiğini anlatmaya çalışıp becerememiştim. Kısmet Orta Format'ın fotoğraf kitaplarıyla ilgili güncellemesi vesilesiyle bunu tekrar denemekmiş.

Eren Sulamacı - Şener Soysal Orhan Cem Çetin ile "Kitap vs."

Orhan Cem Çetin ile fotoğraf kitaplarına dair ufak bir sohbet gerçekleştirmeyi amaçlıyorduk. Amacımız "Bedava Gergedan" ve Kara Kutu Cep Kitapları'na dair konuşmaktı. Şans, daha farklı bir sohbetin kapısını araladı ve bir saatlik sohbetimize başka fotoğrafçılar da konuşarak ya da dinleyerek katılıverdi. Bir masanın etrafında türlü türlü üretim pratiklerine sahip insanlar bir arada olunca, söyleşi de ne sadece Orhan Cem Çetin ile gerçekleşti, ne de sadece kitaba dair oldu. Bu nedenle Orhan Cem Çetin ile "Kitap vs." üzerine bir söyleşi okuyacaksınız.

Şener Soysal - İpek Çınar Okay Karadayılar ile Book Lab'e Dair

Fotoğrafçı Frederic Lezmi, Grafik tasarımcı Okay Karadayılar ve galeri sahibi Kerimcan Güleryüz tarafından geliştirilen Book Lab projesi ve fotoğraf kitaplarına dair merak ettiklerimizi, bir bayram tatili öncesi hengamesinde sevgili Okay Karadayılar'a sorma fırsatı bulduk.

Eren Sulamacı Üniversitede Fotoğraf Kitabı Eğitimi

Aşağıdaki metin 29 Mayıs 2016′da, İstanbul Fotoğraf Kitabı Festivali kapsamında Aslı Narin ile yaptığımız "Üniversitede Fotoğraf Kitabı Eğitimi" isimli konuşmayı temel almaktadır. Son iki senedir Sabancı Üniversitesi'nde Melis Bağatır ve Murat Germen ile birlikte "Fotoğraf ve Anlatım" dersini yeniden kurgulayarak fotoğraf kitabı üretimine odaklı bir hale getirmiş durumdayız. Aynı şekilde Aslı Narin de Kadir Has Üniversitesi'nde paralel bir ders yürüttü. Her dönem bir kere eğitmen değişimi yaparak, toplu jüriler düzenleyerek, süreç içerisinde fikir alışverişleri yaparak ortaklıklarda bulunduk. Bu yazı daha çok Sabancı Üniversitesi'ndeki deneyimlere odaklansa da ortaklığımızın sağladığı faydaları da içeriğe dahil edeceğim. Sonuç olarak, bu metin ile iki senede edindiğimiz deneyimleri paylaşmayı ve çoğaltmayı, yeni ortaklıklar edinmeyi hedeflemekteyim.

Örsan Karakuş Kill Memories: Sergen Şehitoğlu'nun Yeni Kitabı ve Düşündürdükleri

Kill Memories yalnızca günümüzdeki buluntu nesnelerle sanat üretimi gerçekleştirmenin dijital bir denemesi değil, temeli çok sağlam sorulara oturtulmuş, hem yöntem, hem estetik, hem de içerik bağlamındaki incelemelerde insanı çok zengin bir biçimde karşılayan oldukça çekici bir kitap.

Nazlı Deniz Oğuz Markus Schaden ile Fotoğraf Kitaplarına Dair

Benim fotoğraf kitaplarıyla tanışmam ve bu büyülü halin başka bir boyutunu kavramam, fotoğrafın uzun hikayesini hesaba katarsak, nispeten biraz geç oldu. Hikayeler anlatabilen, bu yüzden de en romantik haliyle çocuk gibi sevindiren, dünyanızı dönüştüren o "fotoğraf kitaplarını" kastediyorum. Az sonra okuyacağınız röportajın bir yerinde Markus Schaden'in de dediği gibi, fotoğraf kitapları bir görsel literatür oluşturma gücünü çoktan ispat etti. İki binlerin başında fotoğraf kitaplarıyla ilgili yazılar, makaleler ve kitaplar yazılmaya ve raflarda yerini bulmaya başladığında yeni bir çağın sinyalleri veriliyordu. Diğer yandan dünyanın pek çok yerinde yalnızca fotoğraf kitaplarına ayrılmış festivaller, ödüller ve fuarlar da uzun yıllardır yaygın olarak düzenlenip takip ediliyor. Fotoğraf dünyasındaki yetişkinler için sanırım bu, hayallerin gerçek olması gibi; artık herkesin bir kitabı olabilir, hikayeler dünyayı dolaşabilir, dolaşıyor da.

Aslı Narin Sinema ve Edebiyatın Öksüz Çocuğu: Bir Fotokitap Olarak Fotoroman

Fotoroman kelimesi ile ilgili bildiğim şeyler annem ve babamın cümleleri ile sınırlıydı. Annem öğrenciyken yazları nasıl fotoroman okuduklarını ve arkadaşlarıyla değiş tokuş ettiklerini anlatırken babam ise iş hayatına isyan ettiğim zamanlar “oturup evde makyaj yapıp fotoroman mı okuyacaksın” diye beni azarlardı. Fotoroman, benim için vakit öldürmeye yarayan, yaz mevsiminin kum ve deniz kokusunu burnuma dolduran bir eğlence biçimini anımsatıyordu. Neyse ki Ayfer Tunç’un kitabı Bir Maniniz Yoksa Annemler Size Gelecek: 70li Yıllarda Hayatımız(1) kitabında da fotoromanın bu şekilde algılandığını okuduktan sonra bir nebze rahatlamış, biraz da üzülmüştüm.

İpek Çınar Olaylar, Olanlar, Kalanlar

Size ilk ağızdan şunu söylemeli: fotoğraf kitabı odaklı bu güncelleme, alanında birçok yetkin ismi konuk etmesi nedeniyle beni çok heyecanlandırsa da, derginin daimi bir yazarı olarak elimi, kolumu, aklımı bağlıyor. Zira beni çok heyecanlandıran ancak pek de hakim olmadığım bu konuda, yazılarını yılların düşünceleriyle damıtıp demlendirmiş isimlerin arasında kendime edinmeye çalıştığım bu köşeyi dolduramayacağım diye çok korkuyorum.

Şener Soysal Kitap Olmak ya da Olmamak. Sahi Bütün Mesele Ne?

Gündemimiz fotoğraf kitapları. Şu anda yazlık bir pop şarkısı gibi her yerde dilden dile dolaşıyor olsa da, aslında sözleri az önce yazılmadı. Bu konuda incelemeler, çalışmalar yapanlar, üzerine ciddi olarak düşünerek sanat üretimlerinin bir parçası haline getirenler çok önceden beri vardı. Benim için ise tanışıklığım çok gerilere gitmese de, bir mecra olarak fotoğraf kitaplarının içinde yer alanlar kadar; bir tasarımcı ve editör olarak kitabın üslubunun, tekniğinin, malzemesinin de kafamı mütemadiyen kurcaladığını söylemeliyim.

Ali Taptık Adalarımızda Çok mu Rahatız? Daha Büyük Gemilere İhtiyacımız Var Mı?

Bütün bu bilgi altyapısının üstüne, metaforuma geri dönmek istiyorum. Türkiye'deki sanatçı yayınları; okyanuslarda yüzecek sağlamlıkta gemiler inşa etmekte tereddüt eden ve kişisel çabalara dayanan fazlaca gevşek ve kırılgan bir adalar ağı olarak görülebilir. Birbiriyle ilişkili ve ilgi çekici girişimler bir diğerini beslese de İstanbul'un geniş popülasyonunu düşündüğümüzde fazlaca ufak kalıyor. Yine de bazı sorular daima ortada: Üretimi nasıl ayakta tutacağız? Bu ağlar yeni sulara açılmak için yeni kurum veya yapılar geliştirmeye ihtiyaç duyacak mı? Daha kendi arşivlerini gizleyen, savsaklayan, üzerine kaydeden bir ülkede bu üretimi nasıl arşivleyeceğiz? Yoksa bütün bu soruları boşverip kendi tatlı adalarımızın tadını çıkarmak daha mı iyi? Ama, sonrasında, başkaları daha büyük gemilerle geldiğinde ne yapacağız?

Murat Germen Konsolidasyon Vesilesi Olarak Fotoğraf Kitabı

Bizim topraklara dışarıdan, uzaktan bakınca olağanüstü bir vitrin algısı oluşabilir; zaman zaman aynı anda üç mevsimin yaşanabileceği bir iklim, şahane bir doğa, üç taraftan denizlerle çevrili olma hali, uygarlığın temellerinin atıldığı ilk yerleşimlerin önemli bir bölümünün burada olması, katman katman etnisite, dil, kültür, vs… Peki bu birikim, bu kadimlik bir işimize yarıyor mu, davulun sesi yakından da hoş geliyor mu? Galiba her zaman değil… Burada her şey o kadar köklü ve bir o kadar da katmanlı ki, ortaya çıkan kemikleşmiş yaşam biçimleri eskiliğin getirdiği tozu, kurumuşluğu, sertliği ve sertliğin yol açtığı kırılganlığı içeriyor.