Güncelleme #17

Orta Format Editörlerden Bir Düzine

Orta Format olarak, son dönemde Türkiye'den yeterince genç isimle tanış(a)madığımızı fark ettik. Dergiyi araştırma sürecimizin önemli bir parçası olarak gören bizlerin de var olan ağlar içerisinde kaldığının göstergesiydi. Öte yandan da, fotoğrafa dair araştırmamızın başladığı dönemlerde tanıştığımız, karşılaştığımız, heyecanladığımız çalışmaları yapan insanlar artık daha bilinir, kabul edilir ve çalışmalarını daha rahat paylaşabilir hale gelmişti.

Cihad Caner Kurgulanmış İlüzyon

Kurgulanmış İlüzyon, Cihad Caner'in arşiv fotoğraflarını yeniden yorumlayarak, devletin tektipleştiriciliğine vurgu yaptığı projesi. Caner projesinde bir zamanlar birileri için kıymetli olan, ancak arşivlendikten sonra giderek sahiplerinden kopan, yiten ve başka bir elde buluntu haline gelen objeleri kullanıyor. Onların anonimliği, anlatmak istediği nesnel bakışı sağlarken; bir yandan da benzer imajların başka arşivlerde de var olabileceği bilgisi de daha çarpıcı hale getiriyor.

Naz Ünal The World Wants to be Deceived

Naz Ünal'ın projesi ismini Latince anonim bir deyişten alıyor, "mundus vult decipi ergo decipiatur" (world wants to be deviced, so let it deceived), yani "dünya aldatılmak ister, öyleyse aldatılmalıdır." Çalışmanın her bir parçası iki fotoğrafın bir araya gelmesinden oluşan yeni bir görüntü. Hepsinin merkezinde insan ile karşı karşıyayız.

Orhan Kolukısa 6.4311

"6.4311", Orhan Kolukısa'nın görüş alanımızın sınırları üzerinden kurguladığı çalışması. Fotoğraflar güçlü bir estetiğinin yanı sıra fazlasıyla belirsizlik içeriyor. İzleyicisine ilk anda bir buzul parçası olduğunu düşündürebilir ve aynı anda bundan vazgeçirebilir. Zaman, mekan, ölçek konusunda bir ipucu vermiyor. Hatta belki de dünya üzerinde böyle bir nesne yok, bu sadece bir 3D modelleme. Neden olmasın?

Beril Or Ara

"Olanın estetiği, oluşturulanın estetiğinden daha gerçektir." Bu, Beril Or'un "Ara" isimli çalışmasının metnindeki son cümle. Burada ilk cümle olarak yer vermemizin sebebi ise, Or'un üretim pratiğinin özeti sayılabileceğine olan kanaatimiz.

Emin Yüksel Transition

Yüksel yaşadığı İstanbul ile doğduğu yer olan Artvin arasındaki yolu dönüştürüyor ve doğrusal olmayan bir şekilde yeniden tanımlıyor. Çalışma bir yol hikayesi olmayı önermiyor, bu iki nokta arasında bir zaman/mekan çizelgesi oluşturmuyor. Bunun yerine, daha içsel bir yolculuk izlenimi veren fotoğraflardan oluşuyor. Herhangi iki nokta arasından da gözlemleyebileceğimiz, insanın aklının içinde sürdürdüğü, içini fotoğraflarla çerçevelediği görüntülerle karşı karşıya bırakıyor izleyiciyi.

Fikret Can Kuşadalı Self Consumption

Fikret Can Kuşadalı'nın "Self Consumption" çalışması market, satın alma, en nihayetinde kapitalizm ve tüketim toplumu alışkanlıklarını sorguluyor. Fotoğraf serisinde bir market içinde görünen birey giderek deforme ediyor. Peki ama acaba bozulan ne? Fotoğraftaki kadın mı, yoksa marketteki ürünler mi? Yoksa yediğimiz şeyler de bizi mi bozuyor? Fotoğraftaki birey acaba parça parça kendini mi yok ediyor? Farkına varmadan, çok mutlu ve toz pembe bir dünya içinde olduğumuzu düşünürken yok mu oluyoruz? Yoksa farkına vardığımız için mutsuzluğumuzdan mı yok oluyoruz?

Melih Dönmezer İsimsiz

Kodak, 1888′de ürettiği kamerayı "Siz düğmeye basın, gerisini biz hallederiz." sloganıyla piyasaya sürmüştü ve bu doğruydu; fotoğraf çekmek için gerekli her şey (düğmeye basmak dışında) o kutunun içinde mevcuttu: ışığa duyarlı yüzey, mutlak karanlık ortam ve hatta netliği sağlayacak optik bir mercek.

Celil Kırnapçı You’re So Beautiful Even in the Dark

Marmara Üniversitesi'nde sinema öğrenimi görmesine rağmen çocukluğundan beri fotoğrafı da aklında tutan Celil Kırnapçı, 20′li yaşlarının başından itibaren çeşitli fotoğraf servislerinde muhabir olarak çalışmaya başladı. 2014 yazında ISSP'de başladığı "You are So Beautiful Even in the Dark" çalışmasının görsel olarak çok çekici, tam kıvamında bir hissi var: sakin, lakin şiddetli bir yana sahip. Bu iki hissin tam ortasında, çok dengeli. Adıyla da fazlaca müsemma…

Neslihan Koyuncu Alphabet of Sleep

Neslihan Koyuncu, gündelik hayatta sürekli çevremizde olmasına rağmen fark etmediğimiz, farkındaysak bile düşünmediğimiz eşyalar ile ilgilenen ve onlar üzerinden insanları anlatan çalışmalar üreten bir sanatçı.

Onur Özen 09-12

09-12 adlı serisi Onur Özen'in hayatının bir dönemini anlatan fotoğraflardan oluşuyor. 2009 yılında Çanakkale'de, kendiliğinden başlayan bir seri olduğu söylenebilir. Hatta seri, adını da kendi koymuş. Bir arada olduğu insanları, içinde bulunduğu mekanları fotoğraflıyor ve bir süre sonra elinde aynı insanların yaşamlarından fotoğraflar olduğunu fark ettiğini söylüyor Onur Özen. Bu, onun fotografik günlüğünün başlangıcı.

İbrahim Karakütük Attributum

Attributum, İbrahim Karakütük'ün bu bağlamdan yola çıkıp "kendime yaklaşıyorum." sözleriyle ifade ettiği fotoğraf projesi. Oldukça kişisel bir fotoğraf serisi bu, bir yandan bir şeyler anlatıyor ancak belirsizliğini de koruyor. Fotoğrafı dil olarak kullanmanın güzel yanı da bu olsa gerek, fotoğrafların içine saklanan sırlar, anlatmakla anlatmamak arasında kalan kararlar sadece fotoğrafçısına ait bir hale geliyor.

Cansu Korkmaz Garip Bir Enerjin Var.

Georges Perec'in bir makalesinde "Her gün olup biteni ve her gün yenileneni, basmakalıbı, gündeliği, besbelliyi, ortaklaşa olanı, sıradanı, olağan-içini, arka plandaki uğultuyu nasıl açıklayacağız, onu nasıl sorgulayacak, nasıl tarif edeceğiz?" sorularıyla geliştirdiği "infra-ordinary" kavramını düşünmeye başlar Cansu Korkmaz. Bir de üzerine bir kadının tesadüfen kendisine söylediği "senin garip bir enerjin var." betimlemesini katar ve söze sonuna kadar hakkını veren çalışmasına başlar 2013 başlarında. Son derece gündelik, fazlasıyla alışkın olduğumuz, hatta bu nedenle görmediğimiz sıradan ayrıntılara önem atfeder.